TÜRKİYE Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) Başkanı Ahmet Arif Ergin, “Endonezya’da birisinin belirli bir şeyi üretiyor olması, Türkiye’de bunu ilk defa yaptığınız zaman alkışlanmamayı gerektirmez” dedi.
Karabük Üniversitesi Bilimtey Bilim Kulübü tarafından Hamit Çepni Konferans Salonu’nda düzenlenen, 7’nci Uluslararası Bilim Günleri’nde konuşan TÜBİTAK Başkanı Ahmet Arif Ergin, yapılan işlere TÜBİTAK logosunu genellikle basmadıklarını söyledi. Ergin, bunun nedenini şöyle açıkladı:
“TÜBİTAK kendisi bir rekabet kurumu değil, özel sektörle rekabet etmeye kalkarsa haksızlık etmiş olacak. O yüzden ne yapıyoruz? Yeni bir yapılanma içerisindeyiz. Bu yapılanmayla da şunu yapacağız; TÜBİTAK çok temel teknolojiler üretiyor. Örneğin, gen dizilemesiyle ilgili ufak cihazlar ve çipler yapıyoruz ve biz bunu bütün sektörün içerisinde üretici olmak isteyenlere çok ucuz bir bedelle lisans isteyeceğiz. Ne işe yarayacak bu? Birisi bunu alacak, Iphone takılan bir application üzerinden çalıştırdığı zaman kişinin genetik yapısına özel diyet programları yazabilecek veya hastanede yeni doğmuş bebeklerde görülen sarılık hastalığını tespit etmek içi her gün o bebeklerden kan alınıyor. Hayır, sadece derisiyle temasta bulunarak bunun ölçümlerini yapabilecek, yine bir application yazabilecek.”
Ergin, TÜBİTAK’ın her yıl çok ciddi 33 bin projeyi incelediğini söyledi. “Benim fikrim var” diyen kişiye tekno gelişim sermayeleriyle veya başka sanayi destekleriyle devletin yardımcı olması gerektiğini belirten Ergin, “İlla sizi birileri istihdam etmek zorunda mı? Niye çıktığınızda kendi şirketinizi kurmuyorsunuz? 20 yaşında birisinin kendi şirketinin kurmasının önündeki en büyük engel nedir? Sermaye. İşte o noktada yine TÜBİTAK var. Üniversite-sanayi işbirliğinin belki de çöktüğü nokta burası. Üniversitedeki döngülerimizle, mekanizmalarımızla ve ilgi alanlarımızla sanayimizin ilgi alanları birbirine hemen kaynaşabilecek nitelikte değil. Birbiriyle alakalı ama doğrudan birbiriyle örtüşüp el sıkışabilecek bir ortamları ne yazık ki yok” dedi.
Bir proje kendilerine geldiği zaman o projeyi ticari olarak değerlendirmeleri gerektiğini ifade eden Ergin, “Akademik hayatta bir yerde bir kişinin yazmış olduğu makale o işin orijinalliğini bitirir. İkinci makaleyi hayatta kimseye kabul ettiremezsiniz. Ama ticari faaliyet öyle değil. Endonezya’da birisinin belirli bir şeyi üretiyor olması Türkiye’de bunu ilk defa yaptığınız zaman alkışlanmamayı gerektirmez. Dolayısıyla Endonezya’da yapılıyordur ama Türkiye’de ilk defa yapacağım diyorsanız desteklenmesi lazım. ‘Endonezya’da bu yapılmıştı ben bunu reddediyorum’ demek doğru değil. O zaman Endonezya’ya ömür boyu bağımlı kaldık. Bu yüzden bizim TÜBİTAK’ı yapılandırmamız lazım” diye konuştu.