AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, Cumhuriyet gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül’e tahliye yolu açan Anayasa Mahkemesi kararıyla ilgili, “Ben Anayasa Mahkemesi’nin hukuki değil siyasi karar verdiği düşüncesindeyim. Mahalle baskısının etkisinde kalınmıştır” dedi.
Ak Partili Şahin, Karabük’ün Eflani İlçesi’nde düğün salonunda muhtarlar ve vatandaşlarla bir araya geldi. Burada konuşan Şahin, MİT TIR’larını durduranların amaçlarının, DAEŞ’e silah yardımı yapıldığına ilişkin zabıtlar tutup Türkiye’nin savaş mahkemesinde yargılanmasını sağlamak olduğunu söyledi. Can Dündar ve Erdem Gül’ün, MİT operasyonuyla ilgili devletin gizli kalması gereken bilgileri paralel yapıdan alıp gazetelerinde yayınladıkları için casusluk iddiasıyla yargılandıklarına işaret eden Şahin, şöyle konuştu:
“Anayasa Mahkemesi, ‘Basın özgürlüğüyle ilgili demokratik hakları ihlal edilmiş’ diyor. Dava basın özgürlüğüne aykırılıktan açılmış olsaydı Anayasa Mahkemesi’nin bu kararına saygıyla yaklaşabilirdik. Kaldı ki itiraz süreleri geçmemiş. Hukuk yolları bitmişse Anayasa Mahkemesi’ne gidilir. Cumhurbaşkanımız, ‘Ben buna uymayacağım’ diyor. Sayın Anayasa Mahkemesi Başkanı da benim çok takdir ettiğim bir insandır. O da ‘Bu herkesi bağlar’ diyor. Bağlamaz, mesela beni bağlamaz. Sizi de bağlamaz. Çünkü bu davaya bakacak Ağır Ceza Mahkemesi ile ilgilidir. Uyar veya uymaz. Bunu bir hak ihlali olarak görür veya görmez.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu konudaki tepkisini bir vatandaş olarak anladığını vurgulayan Şahin, şöyle devam etti:
“Devletin başı olarak Türkiye’yi savaş suçları mahkemesinde yargılatmayı amaçlayan böyle bir provokasyon karşısında sorumluluk mevkiindeki kişilerin, Anayasa Mahkemesi üyelerinin başta sorumlu davranmaları gerekir. Vermiş oldukları kararın nereye varacağını çok iyi hesap etmeleri gerekir. Bu davaya bakacak Ağır Ceza Mahkemesi de bu karara uymak zorunda değil. Dolayısıyla sadece onu bağlar. Beni de bağlamaz, Cumhurbaşkanını da bağlamaz. Bizimle ilgili bir şey değil ki. Mahkeme özgürce hareket edebilmeliydi, mahalle baskısının etkisinde kalmamalıydı. Türkiye’yi sıkıntıya sokmaya çalışan bir örgütün provokasyonunu medyaya taşıyan bu arkadaşlarımız yargı önünde bunun hesabını vermeliler. Tabii ki vereceklerdir, süresi bitmiş değil. Beraat da etmiş değil. Ben Anayasa Mahkemesi’nin hukuki değil siyasi karar verdiği düşüncesindeyim. Mahalle baskısının etkisinde kalınmıştır. İçeride ve dışarıda ortaya çıkarılan ve bu davalara bakacak olan Anayasa Mahkemesi üyelerinin bu mahalle baskısına pabuç bırakmaması, hukuk neyi gerektiriyorsa, ellerindeki delil neyi gösteriyorsa o doğrultuda karar vermelerini bekliyorum.”