KARABÜK’ün Eskipazar ilçesindeki Hadrianopolis Antik Kenti´nde sürdürülen kazı çalışmalarında bilinmeyen yapının mutfak bölümündeki küp içinde 1600 yıllık buğday, fiğ ve yoğurt otu tohumu ile demir bıçak ve bileme taşı gün yüzüne çıkarıldı.
İlçeye bağlı Budaklar köyünde yer alan Geç Kalkolitik, Roma ve Erken Bizans dönemlerinde yerleşim yeri olarak kullanıldığı tahmin edilen 5 bin 500 yıllık Hadrianaupolis Antik Kenti’nde kazı çalışmaları sürüyor. Karabük Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ersin Çelikbaş’ın başkanlığında Sondaj-3 ismi verilen alanda yürütülen kazı çalışmalarında bilinmeyen bir yapıya rastlandı. Bu yapının mutfak bölümünde küp içinde 1600 yıllık buğday, fiğ ve yoğurt otu tohumu ile demir bıçak ve bileme taşı gün yüzüne çıkarıldı.
Çelikbaş, yapının fonksiyonunu henüz tam olarak tespit edemediklerini, bununla ilgili çalışmalarının devam ettiğini ancak bu yapının bir odasının mutfak olduğunu net şekilde tespit ettiklerini ve bu mutfak bölümüne bir merdivenle inildiğini söyledi.
Çelikbaş, mutfağın küçük kare planlı olduğunu belirterek, ’’Mutfağın ocak bölümü ortaya çıkarıldı. Hemen yanında ise içerisinde kaplar ve bu kapların 2 tanesinin içinde de tohum günümüze ulaştı. Uzmanlarıyla yapmış olduğumuz görüşmeler neticesinde tohumların cinslerini tespit ettik. Tohumların biri buğday, diğeri bezelye türü fiğ dediğimiz tohum. Diğeri ise yoğurt otu dediğimiz ot’’ dedi.
Eskipazar´da hala yoğurt otuyla yoğurt mayalandığına dikkat çeken Çelikbaş, ‘’Ayrıca bu kapların yanında demir bıçaklar ortaya çıktı. Bu bıçakların hemen yanında da bir biley taşı tespit ettik. Bu biley taşının da aslında önemi şöyle. Bölgede Türk-İslam döneminden beri en ünlü bıçak biley taşı Eskipazar´da çıkıyor. Kösere taşı diyorlar. Muhtemelen bu bulmuş olduğumuz biley taşı da bu kösere taşıyla alakalı taş. Dolayısıyla Eskipazar´da uzun yüzyıllardır süren geleneği de bu şekilde görmüş olduk’’ şeklinde konuştu.
Çelikbaş, yapının yangınla tahrip olduğunu ifade ederek,’’Üst yapısı büyük ihtimalle ahşapmış. Ahşap çatı çökünce içerisindeki bu eserlerle birlikte günümüze kadar ulaşması mümkün olmuş. Yapının yangınla tahrip olduğunu biz stratigrafik açıdan da tespit ettik. Yapmış olduğumuz çalışmalarda stratigrafik açıdan yapının milattan sonra 4. yüzyıldan sonra 7. yüzyıl aralığında kullanılmış olduğunu gördük. Muhtemelen bu bölümdeki eserlerle mutfak bölümünün de bu tarih aralığına ait olduğunu düşünüyoruz’’ diye konuştu.
Yapının fonksiyonuyla ilgili şu an net bir şey söylemenin mümkün olmadığını aktaran Çelikbaş, şöyle dedi, ‘’Çünkü yapının küçük bir bölümünü ortaya çıkardık. İlerleyen dönemlerde yapacağımız çalışmalarla da yapının fonksiyonunu net şekilde tespit etmeye çalışacağız. Bu mutfak bölümünde ortaya çıkan eserlerin yaklaşık olarak günümüzden 1600 yıl öncesine ait olduğunu tahmin ediyoruz.”