ÖZÇELİK-İŞ Sendikası Genel Başkanı Yunus Değirmenci, asgari ücret görüşmeleriyle ilgili, ’’İşletmelerin de sorunlarını dikkate almak lazım. Onların da gücünü dikkate almak lazım. Buna göre beklentileri karşılayacak ortaklaşa bir ücretin tespit edilip açıklanması lazım’’ dedi.

Özçelik-İş Sendikası eski Genel Başkanlarından Metin Türker ölümünün 22’inci yılında Karabük’te mezarı başında anıldı. Geçirdiği rahatsızlık sonucu 6 Aralık 1997’de yaşamını yitiren Metin Türker için Öğlebeli Mahallesi’ndeki anıt mezarının başında tören düzenlendi. Kuran-ı Kerim ve duaların okunduğu tören sonunda Metin Türker’in mezarına karanfiller bırakıldı.

Gazetecilerin asgari ücret görüşmeleri ile ilgili yöneltilen sorusunu yanıtlayan Yunus Değirmenci, HAK- İŞ Konfederasyonu olarak asgari ücret tespit komisyonuyla ilgili itirazlarının olduğunu, bir tek konfederasyonun komisyonda bulunuyor olmasının bütün çalışanları temsil ediyor anlamına gelmeyeceğini söyledi. Asgari ücret görüşmelerinin 3’üncü, 4’üncü toplantılarda biteceğini düşünmediğini belirten Değirmenci, ’’Her dönem yılın son gününe doğru denk gelir ve oldu bittiyle de asgari ücret açıklanır. İşverenlerin ve hükümetin temsilcilerinin onayıyla, TÜRK-İş Sendikası’nın da masayı terk etmesiyle ortaya çıkan bir tiyatro sonucu olur. Dolayısıyla ben son aşamaya kadar asgari ücretin açıklanacağı, kamuoyuna ilan edileceğini düşünmüyorum. Asgari ücretin ne kadar olacağını hepimiz az çok bu ülkede yaşıyoruz, biliriz. İnsanca yaşanılacak bir ücretin tespit edilerek kamuoyuna açıklanması lazım. Bunu yüzdelerle konuşmak, ülkemiz genelindeki çalışanların ihtiyacını karşılayacak bir rakam olmaz. Siz bu asgari ücrete yüzde 50 zam da yapsanız Türkiye’nin gerçekleri ortada. İşletmelerin de sorunlarını dikkate almak lazım. Onların da gücünü dikkate almak lazım. Buna göre beklentileri karşılayacak ortaklaşa bir ücretin tespit edilip açıklanması lazım.” dedi.

Değirmenci hükümetin de işletmelere destek olması gerektiğini ifade ederek, açıklamasını şöyle sürdürdü:

“Hükümetin de asgari ücretle işçi çalıştıran işletmelere ve toplu sözleşmenin uygulandığı işletmeler olmak üzere ayırarak bir değerlendirme yapması lazım. Vergi indirimini, sigorta primini toplu sözleşmeli çalışanların olduğu işletmelere destek olması lazım. Geçmişte birtakım adımlar atıldı ama bu yeterli olmadı. Bu aynı zamanda da sendikalaşma yaptıracak ve kayıt dışını önleyecek. Çalışanların ve sendikal yaşamın eksikliklerin, sıkıntılarının toplu şekilde değerlendirilip ve çalışanları mutlu edecek, iş yerlerimizi de koruyacak devletimizin gücünün devreye girerek çalışma barışını daha da güzelleştirecek, güvence altına alacak bir sistemin ortaya çıkılmasını bekliyoruz.’’

“KIDEM TAZMİNATINDAN TAVİZ VERMEYİZ”

Kıdem tazminatına değinen Değirmenci, ’’Mevcut kıdem tazminatı haklarımız geriye gitmeden bir fona devredilmesini dünde talep ettik bugün de ediyoruz yarın da edeceğiz. Ama özel, sağlam, ülkemizin güvencesi içerisinde olan bir fonu çalışanlar lehine kurulup ve geçme hakları kaybolmadan ve hiçbir güvencemizden geriye gitmeden bir fonun kurulmasını istiyoruz. Yok kıdem tazminatı kalkacakmış, yok insanlar mağdur olacakmış. Böyle bir dünya yok. Burası muz cumhuriyeti falan değil. Dolayısıyla bir her şeyden taviz veririz ama kıdem tazminatımızdan taviz vermeyiz.’’ diye konuştu.